Duvara dayanan bir merdiven, duvar
ile arasında bir üçgen oluşturur. Bu, bir çok kültürde tanrıların kutsal üçgeni
olarak bilinir. Örneğin piramitlerin kenarlarının üçgen olması da bu inanca
dayanır. Bir üçgenin içinden geçmek de, bir kutsal yere meydan okumak anlamına
gelebilir.
Eski Mısırlılar için zaten merdivenin kendisi
iyi şansın sembolü idi. Merdiven
olmasaydı, Güneş Tanrısı Osiris'i karanlıkların ruhundaki hapis hayatından
kurtarmak mümkün olamayacaktı. Ayrıca merdiven, tanrıların katına tırmanmak
için de şekilsel bir semboldü. Asırlar sonra Hıristiyanlık bu inancı da Hz.
İsa'nın ölüm şekline adapte etti. Çarmıha dayalı merdiven kötülüğün, hıyanetin
ve ölümün sembolü oldu. İnsanlar, merdivenin altından geçmekle bütün bu kötü
geleceklerle karşılaşabileceklerine inandırıldılar.
17. yüzyılda İngiltere ve Fransa'da suçlular
darağacına götürülmeden önce bir merdivenin altından geçiriliyorlardı. Değişik
kültürler bu uğursuzluğa karşı bazı panzehirler geliştirdiler. Mesela
Romalıların panzehiri yumruktu. O kişiler orta yani en uzun parmaklarını gerip
diğer parmaklarını yumruk gibi yaparlar ve geçtikten sonra merdivene doğru
sallarlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder